KENT BİLİNCİ Mİ ETNOFEODAL DAYATMAYA TESLİMİYET Mİ
Özellikle metropol kentlerin çantada keklik belediyelerini seçiyorlar. Ama biz önce biraz geriye gidelim. İşin evveliyatına göz attıktan sonra yeniden belediyelere döneceğiz. Araziye uyup, sabırla uygun anı bekliyorlar, Sinsice yol alıyorlar. Lidere bağlılıkları, efendi köle ilişkisi gibi.Tekkeyi bekleyen çorbayı içer misali sonunda sabrın ve yukarıya bağlılığın meyvesini topluyorlar.
Partilerin politbürosuna kapağı attıktan sonra maskelerini atıp, astığı astık kestiği kestik birer azraile dönüşüyorlar. Bakmayın, hukuk devleti, demokrasi, laiklik nutuklarına. Ajandalarında Cumhuriyet, Atatürk, çağdaşlık, laiklik, yurttaşların refahı, kalkınma, ülkenin bağımsızlığına ilişkin tek satır yok. Çağdaş, yaşanabilir kentler umurlarında değil. Direksiyon kilitlenmesi gibi imar rantının, kent yağmasının, kabile klan kayırmacılığının dışında hiçbir amaçları, hiçbir hedefleri yok.
İlk cümleyi bir kez daha tekrarlayalım. Metropol kentlerin çantada keklik belediyelerini seçiyorlar. Demokrasiye, Cumhuriyet değerlerine bağlı, kent kültürünü içselleştirmiş, uygar yurttaşlardan oluşan seçmen kitlesinin, yukarının belirlediği adaya gözü kapalı oy vereceğinden o kadar eminler ki. Bireysel çıkardan önce kamusal çıkarı, ranttan önce ülkenin geleceğini düşünen halkın saflığa varan iyi niyetinden yararlanıyorlar.
Çıkış noktaları ve ortak paydaları, ulusal aidiyet ve yurttaşlık değil. Türk ulusunun ayrılmaz parçası olmak varken, aşirete, kabileye, klana, yöreye, belli bir inanca mensup olmayı tercih ediyorlar. Yani etnofeodal değer ve paydaları, Cumhuriyet değerleri ve çağdaş paydaların önüne ve üstüne koyuyorlar. Atatürk’ün, çağdaş uygarlık hedefinin yerini alan etnofeodal değerleri, ayrıcalığın ve üstünlüğün basamağı yapıyorlar.
Cumhuriyet’in 100 yıllık birikimini, ortak değerlerini, yok edecek, ülkenin kuzeyinden güneyine doğusundan batısına birbirine kenetlenmiş bir ulus yerine, aşiretler, etnisiteler, alt kültürler ve cemaatler konfederasyonuna dönüştürecek bir yozlaşma ve çürümenin kapısı ardına kadar açılırken bir kez değil bir kez düşünmeliyiz.
Yerel yönetimlerden devşirilecek rant uğruna, yozlaşma ve çürümenin kanserojen bir ur gibi ülkenin kılcal damarlarına kadar yayılmasına oylarımızla destek mi olacağız? Yoksa etnofeodal dayatmaya karşı, Atatürk’ün mirasının, çağdaş değerlerin, demokrasinin, hukuk devletinin sigortası Cumhuriyet’in yanında mı yer alacağız?
Soruyu bir başka türlü sorarsak, kente uygun çağdaş modeller mi etnofeodal dayatmanın modelleri mi ? Nasuh Mahruki’nin aday olduğu Beşiktaş’ta, 31 Mart’ta bu sorunun yanıtı verilecek. Bekleyelim bakalım. Sonucu hep birlikte göreceğiz!
Av. Hüseyin Özbek