İstanbul Barosu için Lütfi Fikri mi Yusuf Kemal Tengirşenk modeli mi

23 Şubat'ta yapılacak İstanbul Barosu olağanüstü genel kurulu öncesi Av. Hüseyin Özbek, Odatv için yazdı: "Baro yönetiminin yol haritası Lütfi Fikri mi Yusuf Kemal Tengirşenk mi olmalı? Baronun çıkış noktası, güncellenmiş Hürriyet ve İtilaf anlayışı mı güncellenmiş Müdafaayı Hukuk anlayışı mı?"

Yusuf Kemal Tengirşenk, 1908-1909, Lütfi Fikri, 1920-1925 arası İstanbul Barosu başkanlığı yaptı. İkisi de Abdülhamit’in baskıcı yönetiminin, II. Meşrutiyetin, Balkan Bozgununun, I. Paylaşım Savaşı sonunda çöken imparatorluğun dönem tanıkları oldular.

İki farklı çizginin, iki farklı tercihin sahibi iki baro başkanının ilkinden, Yusuf Kemal Tengirşenk’ten başlayalım. Kuleli Askeri Lisesinden geçiş yaptığı Askeri Tıbbiye’den, Abdülhamit’in baskıcı yönetimine karşı Mektepliler Cemiyeti üyeliği nedeniyle ihraç sonrası, memleketi Kastamonu’da geçirilen birkaç yıl. 1901’de sınavla girdiği Darülfünun Hukuk Mektebi’nden 1905’te pekiyi derece mezuniyetin ardından, II. Meşrutiyetin ilanına kadar İstanbul’da serbest avukatlık. O, batı emperyalizminin yarı sömürgesi ülkesinin kurtuluşu, despotik yönetimin demokratikleşmesi için mücadele eden bir aydın, etkili bir avukat olarak tanınmaya başlamıştır. Ekim 1908’de İstanbul Barosu başkanı seçilecek, II. Meşrutiyet (23 Temmuz 1908) sonrası Kastamonu Mebusu olarak Osmanlı Parlamentosuna girecektir.

HÜRRİYET VE İTİLAF PARTİSİ KURUCUSU VE EN ATEŞLİ SAVUNUCUSU

Tengirşenk’e kısa bir ara verip, sözü dönem valilerinden Hüseyin Fikri Paşa’nın oğlu Lütfi Fikri’ye getirelim. 1890’da Mekteb-i Mülkiye’den (Siyasal Bilgiler) mezuniyetin ardından Paris Hukuk Fakültesinde öğrenim görecek, yurda dönüş sonrası değişik kazalarda idari görevlerde bulunacaktır. Tortum Kaymakamı iken Rusya’ya sığınacak (1901) bir süre sonra Avrupa’ya geçecek, sonrasında Mısır’a yerleşecektir. II. Meşrutiyet'in ilanı üzerine İstanbul’a dönecek, Dersim Milletvekili olarak Meclis-i Mebusan’a girecektir. Lütfi Fikri’yi bu dönem, Hürriyet ve İtilaf Partisi kurucusu ve basındaki en ateşli savunucusu, 1912’de yapılan ilk kongrede çalışma raporunu okuyan mebusu olarak görmekteyiz. 1915’te yeniden Avrupa’ya gidecek ve mütarekeden sonra döndüğü İstanbul’da baro başkanlığı (1920-1925) koltuğuna oturacaktır.

MUSTAFA KEMAL'İN ÇAĞRISINA UYARAK ANKARA'YA GEÇTİ

Tengirşenk, 1909’da milletvekilliğinden istifa edecek, öğrenci müfettişi olarak görevlendirildiği Paris’te hukuk doktorası yapacak, yurda dönüşünde Adliye Nezareti Müsteşarlığı görevinde bulunacaktır. Mütareke sonrası, İstanbul’un bağlaşıklarca işgal edilmesi üzerine istifa edecek, Kastamonu milletvekili olarak girdiği son Osmanlı Meclis’i Mebusanı’nda (12 Ocak-18 Mart 1920 ) Misakımilli’yi (Milli yemin) hazırlayan komisyona önemli katkılarda bulunacaktır. 16 Mart 1920’de İngilizlerce basılıp, milletvekilleri tutuklanan, Meclis-i Mebusan’ın kapısına 18 Mart’ta kilit vurulunca, Mustafa Kemal Paşa’nın çağrısına uyarak Ankara’ya geçecektir.

Müdafaayı Hukukçu Tengirşenk, 23 Nisan 1920’de, Milli Mücadelenin meşruiyet organı TBMM’nin etkili bir milletvekili, 16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması’nın imzacısı dışişleri bakanıdır. Kurtuluş döneminin Hariciye ve İktisat Bakanı Tengirşenk, özgürlük ve bağımsızlık için varın yoğun ortaya konulduğu ölüm kalım günlerinin adamdır. İstanbul’un, saltanatın ve hilafetin ortadan kaldırılıp cumhuriyet devrimlerinin peş peşe gerçekleştirildiği, Türk milletinin, ortaçağ karanlığına sırt dönüp, uygar dünyaya yöneldiği yıllarda elini taşın altına koyan bir kişilik ve kimlikten bahsediyoruz.

SALTANAT VE HİLAFETİN OSMANOĞULLARININ KAZANILMIŞ HAKKI SAYDI

İstanbul Divan-ı Harbi Örfisi (sıkıyönetim mahkemesi) tarafından hakkında verilen idam kararı 15 Haziran 1920’de Vahdettin tarafından onaylanan Yusuf Kemal Tengirşenk ile dönemin baro başkanı Lütfi Fikri’ye biraz daha yakından bakmanın zamanıdır. Müdafaayı Hukukçu Tengirşenk, vatansever bir hukukçunun yapması gerekeni yaparken, Lütfi Fikri, düşünsel ve eylemsel olarak Milli Mücadelenin çok uzağındadır. Lütfi Fikri’nin kurtuluş dönemi Ankara’sına ilgisizliği, kuruluş döneminde daha da artacaktır. Saltanatın kaldırılmasını son derece yanlış bulan Lütfi Fikri, hilafetin kaldırılmasının ayak sesleri duyulurken karşı atağa geçecektir. O, saltanat ve hilafetin Osmanoğullarının kazanılmış hakkı sayacak, meşruti monarşinin en uygun yönetim şekli olduğunu savunacaktır.

MEKTUP OYUNU

Cumhuriyet Ankara’sı ile hilafet İstanbul’u arasında, dünyevi ve dini odaklı kutuplaşma, rejim krizine dönüşürken, İngiltere’nin, İslam dünyasına yönelik hesaplarından kaynaklanan kışkırtma ve yönlendirmeler işin ayrı boyutudur. Bu süreçte Lütfi Fikri, Halife Abdülmecit’e yazdığı, 10 Kasım 1923’te Tanin gazetesinde yayınlanan, “Bu makam size atalarınızdan kalmadır. Onu kişisel bir üzüntüyle, tamamen yıkılıp yok olmasına sebebiyet vermeye hakkınız yoktur” cümleleriyle başlayan mektubunda, hilafet ve saltanat kurumunu, meşruti monarşiyi savunarak cumhuriyete karşı çıkmaktadır. Londra’da yaşayan, dünya jet sosyetesinin renkli simaları, Ağa Han ve Emir Ali’nin, Hint Müslümanları adına Başbakan İsmet Paşa’ya (İnönü) hilafetin kaldırılmaması içerikli mektuplar, her nedense başbakanın eline geçmeden 5-6 Aralık’ta, İkdam, Tanin ve Tevhid-i Efkar gazetelerinde yayınlanacaktır!

101 YIL SONRA GELİNEN NOKTA

Lütfi Fikri’nin mektubuyla, Hint Müslümanları adına gönderilen Londra güdümlü mektuplar arasındaki paralellik dikkat çekicidir. Paris Hukuk Fakültesi ve Ecole Libre des Sciencs Politigues’in diplomasi bölümünde eğitim gören baro başkanının, Hilafeti Cumhuriyete tercih etmesi son derece düşündürücüdür! Bir o kadar düşündürücü olan da aradan geçen 101 yıldan sonra, saltanat ve hilafet yanlısı baro başkanının, birilerince liberalizmin, düşünce ve ifade özgürlüğünün sembolüne dönüştürülmüş olmasıdır!

23 Şubat 2025’te yapılacak İstanbul Barosu olağanüstü genel kurulu öncesi avukatlar, şu soruların yanıtını beklemektedirler. İstanbul Barosu Başkanı Lütfi Fikri’nin mi, Yusuf Kemal Tengirşenk’in mi manevi mirasçısı olmalıdır? İstanbul Barosu yönetiminin yol haritası Lütfi Fikri mi Yusuf Kemal Tengirşenk mi olmalıdır? İstanbul Barosu’nun çıkış noktası, güncellenmiş Hürriyet ve İtilaf anlayışı mı güncellenmiş Müdafaayı Hukuk anlayışı mı olmalıdır?

Av. Hüseyin Özbek

Odatv.com

Basında Biz

İstanbul Barosu için Lütfi Fikri mi Yusuf Kemal Tengirşenk modeli mi Türkiye Büyük Bir Yıkımın Eşiğinden Döndü! TÜRKİYE`DE TÜRK KÜLTÜRÜNE PERVASIZ SALDIRI Lozan yergileri, Sevr güzellemeleri üzerinde düşünülmelidir Özbek: "Annan Planı ile Kıbrıs Türklüğü yok edilecekti" Özbek, şehit Asteğmen Kubilay`ı anlattı Fetihten felakete Küçük Asya macerası Özbek: 'Sevr Antlaşmasıyla Türkler ölüme mahkum edildi' Müdafaa-i Hukuk’tan Cumhuriyet Halk Partisi’ne - Av. Hüseyin ÖZBEK Av. Hüseyin ÖZBEK - Yunanistan`ın Kültürel Karasuları Yunanistan`ın Kültürel karasuları kaç mil? Lozan ve Montrö, Türkiye`nin savunma kalkanıdır Millî Mücadele`yi anlatan kaynak eser Batı, `Türksüz Anadolu Projesi`ni gerçekleştirmek istiyor Hüseyin Özbek `Dördüncü Bozgun`u yazdı Suriyeliler nasıl kalıcılaştırılır? Felaketi beklerken... Sokağa çıkamaz hale geleceğiz... Cemaat vakıfları seçimleri Yeşil iktidarın turuncu seçeneği Türkün Kutlu Günü Kurtuluşa Giden Yol Zafer ve Boğazlarımız Batı, `Türksüz Anadolu Projesi`ni gerçekleştirmek istiyor Hüseyin Özbek `Dördüncü Bozgun`u yazdı Hilafetin kaldırılmasının 96. yılında... Türkiye'nin çağdaşlaşmasındaki 3 devrim yasasının hikayesi Bozkurt notları İade-i felaket DOĞA İLE KAVGA EDİLMEZ ESİR ŞEHRİN HALÂSKÂRI Cumhuriyet için kuvvetler ayrılığı İktidar Güdümlü Savunma "İstiklal Madalyası" Panosu Cumhuriyet'te Türkiye Barolar Birliği üzerine Pontus Hayali ve İnebolu Onur gününe sürülen leke Mehmet’in Zaferine İşgalciyi Ortak Etmek Yunanistan tarihsel gerçekleri çarpıtıyor AVRUPA'DAN DIŞARI TÜRKİYE'DEN İÇERİ Cumhuriyet, stratejik tercihtir Mezarı Beklenen Oğul 'Türk diplomatları için tehlike var' TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ “ MİLLİ MÜCADELENİN 100.YILINDA İLK GÜNKÜ HEYECANLA” TBB, SAMSUN’DAN BAŞLATTIĞI MİLLİ MÜCADELE’NİN 100. YILINI ANKARA İLE NOKTALADI MİLLİ MÜCADELENİN 100.YILI KASTAMONU VE İSTİKLAL YOLU PANELİ Mustafa AFACAN- 'Manadan Evvel İstiklal' İHANETTEN ÖVÜNÇ PAYI ÇIKARMAK AYRIŞMA DİNAMİĞİ İNŞASI ÜLKENİN DİBİNİ ÇIKARMAK Mümtaz Soysal’ı uğurlarken Cumhuriyet ve Kuruluş Felsefesi | Hukuki Bakış - Medya24 TV Töre - Hüdavendigar Onur Paralel Din Sorun Yaratır MİLLİ MÜCADELENİN 100.YILINDA İSTİKLÂL YOLU VE YİĞİT İNEBOLU PANELİ Avukat Canpolat için tören düzenlendi Kuvvetler ayrılığından kuvvetler birliğine İhanetin mi, onurun mu manevi mirasçılığı? Açı - Mümtaz Soysal ( İngilizce Ninnilerle) TBB TV - Av. Hüseyin ÖZBEK Demografik dinamit Türkiye’nin kucağındadır Arayı bulurken yitirilen adalet Cengiz Aytmatov'un 92. doğum yıl dönümü konuşması TBB TV - Av. Hüseyin ÖZBEK BAKÜ’NÜN KURTULUŞUNUN 101.YILI 100. Yıl Onur Ödülü Milliyet 04 Nisan 2017 Yeni Çağ 12 Nisan 2017 Hüseyin Özbek & Nejat Eslen / Anında Manşet 11 Nisan 2017 / Tele1 Tv Mankurt kimdir? İkinci Sarısülük cinayeti Ekonomisi Bağımsız Olmayan Bir Ülkenin Siyaseti Ve Yargısı Da Bağımsız Olamaz EMEK MÜCADELESİ DEMOKRASİ TARİHİDİR Yök Yasasına Uyum Sağlarsa Ruhban Okulunun Açılmasının Önünde Hiçbir Hukuki Engel Yok VİRÜS UTANÇ ABİDESİ POTAMYA DESİNMİŞ ! TÜRKİYE YARGI ÜZERİNDEN DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR MİT Yasası ve Devlet Eşbaşkanın Parmak İzi Havuzlama ve Etnik Cerrahi! Dördüncü Bozgun Atatürk ve Cumhuriyet'e Kin Kusuyorlar Sahte Delillerle Suç İsnadı Olmaz
Yol Tarifi