Kurtuluş Savaşının Önsözü ÇANAKKALE 1915
Av.Hüseyin Özbek
Birinci Dünya Savaşını, senesi dolmadan bitireceklerdi. Masa başı hesapları kusursuz görünüyordu. Daha üç yıl önce, Balkan devletçiklerinin karşısında perişan olan Türk Ordusu mu kendilerine direnecekti? Üç bin yıl sonra tarih bir kez daha tekrarlanacak, Troya (Anadolu) yeniden fethedilecekti! İngiliz zırhlılarından birinin bordosunda boşuna Agamemnon yazmıyordu. İngiliz emperyalizmi, üç bin yıl öncesinde Troya’yı fethe gelen Birleşik Yunan Ordusu Başkomutanı Agamemnon ile kendilerini özdeşleştiriyordu! Batılı beyaz efendi, doğuya bir kez daha baş eğdirecekti! Türkler yenilecek, Osmanlının enerji zengini coğrafyası bağlaşıklar tarafından paylaşılacaktı. Arslan payı da elbette Birleşik Krallığın olacaktı!
18 Mart 1915 günü, Agamemnon ve diğer zıhlılar boğaza girerken, antik dönemde yıllar süren Troya’nın fethini bir günde bitireceklerinden ne kadar da emindiler. Boğazın iki yakasındaki müstahkem mevziler, hallaç pamuğu gibi atılacak, Türk topçusunun karşılık vermesine fırsat bile verilmeyecekti. Sonrası ver elini İstanbul. Aşırı özgüvenle başlayan harekatın birkaç saat sonra bozguna dönüşeceğini kim bilebilirdi ki? Düşman donanmasının saatler süren cehennemi bombardımanını sabırla sineye çeken Mehmetler, sıranın kendilerine gelmesini beklemektedir. Bağlaşık donanması menzile girince Mehmet marifetini göstermeye başlayacaktır. Yenilmez armadanın kimi zırhlıları boğazın derinliklerini boylayacak, kimileri de ağır biçimde hasarlanıp, savaş dışı kalacaktır. Türk topçusunun cesareti ve isabetli atışları, düşmana denizden yol vermeyecek, İstanbul yolunu kapatacaktır.
Bağlaşıkların kibirle başlayıp, utançla sonlanan 18 Mart bozgununda, Nusret Mayın gemisinin bir gece önce Karanlık koya döşediği mayınların da büyük etkisi olacaktır. Çanakkale’yi denizden geçemeyeceklerini anlayan bağlaşıklar, bu kez Gelibolu’yu işgalle boğaz yolunu açmayı deneyeceklerdir. Fakat, 25 Nisan 1915’te 5 ayrı noktadan çıkartma harekatıyla başlayıp Aralık sonuna kadar süren kara muharebeleri de işe yaramayacaktır. Mehmetler, kibirli düşmana karadan da yol vermeyecektir!
Çanakkale muharebelerinin sonucunu ilk günden tayin eden, savaşın kaderini belirleyen kaderin adamına sözü getirmenin zamanıdır. Çanakkale’nin denizden geçilebileceğine, majestelerinin hükümetini ikna eden, sonrasında Gelibolu çıkartmasını destekleyen, bozgun sonrası ağır eleştirilere uğrayan dönemin İngiliz Donanma Bakanı Churchill, Mustafa Kemal için “ Kaderin Adamı” diyecektir!
25 Nisan tarihi itibariyle Bigalı' da konuşlu Yarbay Mustafa Kemal Bey'in ( Atatürk ) komutasındaki 19. Tümen, ihtiyat tümeni olduğu için muharebe görevi ve sorumluluğu yoktur. Buna rağmen, bölgeyi avucunun içi gibi bilen, düşmanın zihnini okuyan, nerelerden çıkartma yapılacağını tam isabetle kestiren genç kurmayın, yerinde ve anında müdahalesi ilk günden savaşın kaderini belirlemiştir.Günümüzde Anzak Köyü olarak adlandırılan, Arıburnu'na, Anzak Kolordusu tarafından yapılan çıkartma ve yarımadanın zirvelerine yönelik saldırısı, Gelibolu'nun ilk günden düşmesine yol açacak kadar vahim idi.
Savaşın ön cephesinde görevi olmayan bir kurmay yarbayın anında tehlikeyi kavrayıp üstlerinden emir al almadan (çünkü zaman yoktur) karşı hücumla, neredeyse tepeye yaklaşmış Anzakları geriye süpürmesi, yalnızca Çanakkale muharebelerinin değil, Türkiye'nin geleceğinin belirlenmesi çok etkili olmuştur. Genç yarbay, 19. Tümene bağlı 57. Alay'a Anzaklara saldırı emri verirken; " Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum”diyecektir! 57. Alay efradı, komutanından en kıdemsiz erine kadar, Tümen Komutanının emrine uyarak şahadete koşacaktır.
Çanakkale muharebelerine katılmış olan İngiliz tarihçi general Aspinal Oaglander, Çanakkale üzerine yazdığı kitapta, Gelibolu yarımadasının düşmesini 3 kez önleyen Mustafa Kemal için; “Bir tümen komutanının üç ayrı yerdeki krize zamanında müdahale ederek, sadece oradaki harbin gidişatını değil, bütün bir milletini kaderini, geleceğini değiştiresi ve etkilemesini tarih çok nadiren kaydeder” demektedir.
Çanakkale Deniz Zaferinin 110. Yılında, Çanakkale’yi yenilmezlik ve baş eğmezlik simgesine dönüştüren şehit ve gazilerimizi bir kez daha saygı ve minnetle selamlıyoruz.