Lozan ve Montrö, Türkiye`nin savunma kalkanıdır

https://cdn.dokuzsutun.com.tr/author/20_b.jpg

Hüdavendigâr Onur

 

[email protected]

* Türkiye'nin elinde Lozan Antlaşması gibi, Montrö Sözleşmesi gibi devletler hukuku-uluslararası hukuk açısından geçerli ve bağlayıcı garantileri vardır.

* Coğrafyanız, sizin ülke ve devlet olarak içeride ve dışarıda ekonomik, politik, stratejik tercihinizi kısacası yol haritanızı belirler.

* Çanakkale'ye nedense hep karadan bakılır. Denizden bakmak hep ihmal edilmiştir.

 

Değerli okuyucularım, Edebiyat öğretmeni, hukukçu Hüseyin Özbek, Türk tarihi üzerine yaptığı yorumlarla ilgi çekmektedir. Kendisiyle Türk denizcilik tarihi üzerine bir söyleşi yaptık. Verdiği bilgileri sizinle paylaşmak istedik.

C:\Users\hozbek\Desktop\Lozan ve Montrö, Türkiye'nin savunma kalkanıdır_files\40220231050585713675.jpg

1. Montrö Antlaşması'yla ilgili bir çalışma yapmıştınız. Konuya girmeden önce Türk denizciliği hakkında kısa bilgi verir misiniz?

Anadolu Selçuklu Türk Devletiyle başlayan denizle tanışma, ülkemizi üç yönden kuşatan sularda ticari ve askerî anlamda inisiyatif sahibi olma, Türkler için keyfi bir tercih değil tarih ve jeopolitiğin dayattığı bir zorunluluktur. Bu jeopolitik nedenledir ki, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde Alanya, Sinop ve Ege'de kurulan tersaneler devletin yıkılmasıyla ortaya çıkan beylikler döneminde de devam edecek, Osmanlı İmparatorluğunun gelişme ve yükselmesinin ana dinamiklerinden biri olacaktır.

2. Halk arasında 'coğrafya kaderdir' diye bir söylem vardır. Bu konuda ne dersiniz? 

'Coğrafya kaderdir' sözünü çok doğru görüyorum. Coğrafyanız, sizin ülke ve devlet olarak içeride ve dışarıda ekonomik, politik, stratejik tercihinizi kısacası yol haritanızı belirler.

Karadeniz ve Akdeniz'in birer Türk gölü haline gelmesi, Çanakkale ve İstanbul boğazlarının denetiminin tam olarak sağlanması, güçlü donanma ve yetenekli denizcilerimiz sayesinde gerçekleşmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun deniz gücü olmasaydı Asya, Afrika ve Avrupa'ya yayılan büyük bir devlet haline gelemezdi. Avrupa'daki büyük seferlerde orduya destek amacıyla Karadeniz üzerinden Tuna'ya sevk edilen ince donanma, Osmanlının deniz gücünü ne kadar önemsediğinin göstergesidir.

1538'de Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasının Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanmasını Preveze'de yok etmesinden sonra uzun yıllar Akdeniz'de Osmanlı donanmasına karşı koyacak bir güç kalmamıştır. Osmanlı, 1571 yılında ticari ve askerî açıdan son derece stratejik bir konumda olan Kıbrıs'ı, Venedik'in elinden alınca Akdeniz hâkimiyetini iyice pekiştirir.

O dönemde, Türklerin Akdeniz'deki tek hasmı Venedik değildir. İspanya ve Akdeniz'e sahildar kimi devletler de ticaret yollarının denetimi, Kuzey Afrika şeridinde hâkimiyet için Osmanlı ile amansız bir rekabet içindedir. Yine Kızıldeniz ve Hint Okyanusu'nda, deniz savaşlarına kadar giden Osmanlı-Portekiz rekabeti, yukarıda anlatılan jeopolitiğin kaçınılmaz sonuçlarıdır.

 

Osmanlı İmparatorluğu, 17. Yüzyıldan itibaren Batı'yı bugünkü konumuna ulaştıran coğrafi keşiflerin, yeni sömürgelerden aktardığı zenginliklerin, rönesans ve reformların yol açtığı bilimsel gelişmelerin dışında kalmanın ağır faturasıyla karşı karşıyadır. Klasik tanımla Osmanlının Duraklama ve Gerileme yılları, Batı'nın şaha kalktığı döneme denk düşmektedir.

C:\Users\hozbek\Desktop\Lozan ve Montrö, Türkiye'nin savunma kalkanıdır_files\40220231051115716661.jpg

3. Denizcilik tarihimizde bir de acı günlerimiz var. Kısaca bahseder misiniz?

Bunları tarih sıralamasına göre şöyle anlatalım.

1) 1770-1774 yılları arasındaki Osmanlı Rus Savaşı sürerken 7 Temmuz 1770'de Çeşme Limanında Rus donanmasının baskınına uğrayan Osmanlı donanması yakılır. Tarihe Çeşme baskını olarak geçen faciada 11.000 levent şehit olur.

2) 1821'de Batı kışkırtmasıyla başlayan Mora Ayaklanması uzun süren çabalarla bastırılmaya yüz tutmuşken, 20 Ekim 1827'de Navarin Limanında demirli Osmanlı Donanması, İngiliz, Fransız ve Rus donanmasının müşterek baskınına uğrar. Sonuç donanmanın imhasıyla birlikte 6000 şehit 4000 yaralıdır. İşin tuhaf tarafı, Osmanlı Devletinin bu dönemde baskıncıların hiçbiriyle savaş halinde olmamasıdır!

3) 1853-1854 Kırım Savaşı esnasında Rus donanması, Sinop limanında demirli Türk donanmasına baskın yapar. 30 Kasım 1853'te gerçekleşen Sinop baskını ile Osmanlı donanması yok edilir. 4000 şehit verilir.

İngilizler açısından asıl amaç, Doğu Akdeniz ve ticaret yollarının denetim altına alınması ve yerel müttefikcikler (piyonlar) oluşturulmasıdır.

Fransızlar açısından Akdeniz egemenliğini pekiştirmenin yanında Kuzey Afrika'da Osmanlının gölgesinden kurtulmak, ileride sarkacağı Suriye ve Lübnan'ın ön çalışması olarak değerlendirilebilir.

Ruslar ise, gerektiğinde Karadeniz'e geçiş yapıp karşısına çıkma ihtimali olan hasım deniz gücünün tedirginliğinden kurtulmanın yanında, sıcak denizlere inmesinin en önemli engelini ortadan kaldırmaktır.

4. Çanakkale ya da 18 Mart 1915 size neyi hatırlatıyor?

1. Dünya Savaşı'nın en kanlı muharebelerinin yaşandığı Çanakkale'ye nedense hep karadan bakılır. Denizden bakmak hep ihmal edilmiştir. İngiliz ve Fransızların başını çektiği İtilaf donanmasının elini kolunu sallayarak Çanakkale önlerine kadar gelebilmesi üzerinde düşünülmelidir.

Osmanlı'nın caydırıcı bir deniz gücünün olması halinde İtilaf donanması Girit açıklarında karşılanır, Ege'ye giremeden Akdeniz'in derin sularına gömülürdü. Deniz gücünden yoksunluğun maliyeti bizim açımızdan çok ağırdır. 18 Mart 1915'te Çanakkale'yi denizden geçemeyen bağlaşıklar 25 Nisan 1915'te Gelibolu'ya çıkacaklardır.

Donanmasızlığın acı sonuçları Gelibolu çıkartmasında da görülecektir. 8 ay süren Gelibolu muharebelerinde İtilaf donanması, kara unsurlarının her türlü ihtiyacını rahatça karşıladığı gibi, Türk siperlerini denizden rahatça bombardıman edebilmiştir.

1915'te, Mehmetlerin denizden ve karadan yol vermediği Bağlaşık donanması, ellerini kollarını sallaya sallaya 13 Kasım 1918'de Çanakkale ve Marmara'yı geçerek İstanbul Boğazı'na demirler!

5. Montrö Sözleşmesi nedir?

Montrö Sözleşmesinin Türkiye'ye sağladığı kazanımlar için Türkiye'nin Deniz Güvenlik Sigortası diyebiliriz. Montrö övüncünü daha iyi anlamak için Ruslarla yapılan Hünkâr İskelesi Antlaşmasına kısaca değinmek isteriz.

Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa, Osmanlıya isyan eder. Osmanlı Ordusunu Konya'da bozguna uğratıp Kütahya'yı işgal eden Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa, Osmanlı Sadrazamını tutsak eder! İngiltere ve Fransa'dan umduğunu bulamayan Osmanlı Padişahı II. Mahmut, Rusya'dan yardım ister. Yani, denize düşen yılana sarılır misali Rusya'nın ocağına düşmüştür.

Fırsatı kaçırmayan Rus donanması boğaza girer. Bir başka Rus filosu Büyükdere'de demirler, 15 bin kişilik Rus birliği 5 Nisan 1833'te Hünkar İskelesi'nden karaya çıkar.

Çar'ın özel yetkilisi Kont Orlof ile Osmanlı arasında 8 Temmuz 1833 tarihinde Hünkâr İskelesi Antlaşması imzalanır. Antlaşmaya göre, yardım talebi halinde Rusya'nın göndereceği deniz ve kara gücünün masrafı Osmanlı tarafından karşılanacaktır. Gizli olan 7. maddeye göre, bir savaş durumunda Osmanlı devleti Rusya lehine Çanakkale Boğazı'nı kapatacak ve yabancı savaş gemilerinin girişini engelleyecektir.

Osmanlının utanılası bu durumundan bugün için çıkarılacak dersler vardır. Ekonomik ve askerî açıdan zayıfsanız büyük güçlerin oyuncağı haline gelmeniz işten bile değildir.

Türkiye'nin elinde Lozan Antlaşması gibi, Montrö Sözleşmesi gibi devletler hukuku-uluslararası hukuk açısından geçerli ve bağlayıcı garantileri vardır. Lozan ve Montrö, Türkiye'nin savunma kalkanı, uluslararası meşruiyeti olan hukuk zırhlarıdır.

 

Örneğin generallerin Montrö duyurusu, Rusya Federasyonu-Ukrayna savaşının ayak seslerinin duyulmaya başlandığı bir dönemde gündeme gelmişti. Büyük devletlerin, Montrö'yü delmek, Türkiye'nin güvenliğini bozmak, Türkiye'yi uluslararası hukuk güvencelerinden yoksun bırakmak için baskılarını artırdığı bir dönemde bir uyarı çığlığıdır.

Basında Biz

Lozan yergileri, Sevr güzellemeleri üzerinde düşünülmelidir Özbek: "Annan Planı ile Kıbrıs Türklüğü yok edilecekti" Özbek, şehit Asteğmen Kubilay`ı anlattı Fetihten felakete Küçük Asya macerası Özbek: 'Sevr Antlaşmasıyla Türkler ölüme mahkum edildi' Müdafaa-i Hukuk’tan Cumhuriyet Halk Partisi’ne - Av. Hüseyin ÖZBEK Av. Hüseyin ÖZBEK - Yunanistan`ın Kültürel Karasuları Yunanistan`ın Kültürel karasuları kaç mil? Lozan ve Montrö, Türkiye`nin savunma kalkanıdır Millî Mücadele`yi anlatan kaynak eser Batı, `Türksüz Anadolu Projesi`ni gerçekleştirmek istiyor Hüseyin Özbek `Dördüncü Bozgun`u yazdı Suriyeliler nasıl kalıcılaştırılır? Felaketi beklerken... Sokağa çıkamaz hale geleceğiz... Cemaat vakıfları seçimleri Yeşil iktidarın turuncu seçeneği Türkün Kutlu Günü Kurtuluşa Giden Yol Zafer ve Boğazlarımız Batı, `Türksüz Anadolu Projesi`ni gerçekleştirmek istiyor Hüseyin Özbek `Dördüncü Bozgun`u yazdı Hilafetin kaldırılmasının 96. yılında... Türkiye'nin çağdaşlaşmasındaki 3 devrim yasasının hikayesi Bozkurt notları İade-i felaket DOĞA İLE KAVGA EDİLMEZ ESİR ŞEHRİN HALÂSKÂRI Cumhuriyet için kuvvetler ayrılığı İktidar Güdümlü Savunma "İstiklal Madalyası" Panosu Cumhuriyet'te Türkiye Barolar Birliği üzerine Pontus Hayali ve İnebolu Onur gününe sürülen leke Mehmet’in Zaferine İşgalciyi Ortak Etmek Yunanistan tarihsel gerçekleri çarpıtıyor AVRUPA'DAN DIŞARI TÜRKİYE'DEN İÇERİ Cumhuriyet, stratejik tercihtir Mezarı Beklenen Oğul 'Türk diplomatları için tehlike var' TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ “ MİLLİ MÜCADELENİN 100.YILINDA İLK GÜNKÜ HEYECANLA” TBB, SAMSUN’DAN BAŞLATTIĞI MİLLİ MÜCADELE’NİN 100. YILINI ANKARA İLE NOKTALADI MİLLİ MÜCADELENİN 100.YILI KASTAMONU VE İSTİKLAL YOLU PANELİ Mustafa AFACAN- 'Manadan Evvel İstiklal' İHANETTEN ÖVÜNÇ PAYI ÇIKARMAK AYRIŞMA DİNAMİĞİ İNŞASI ÜLKENİN DİBİNİ ÇIKARMAK Mümtaz Soysal’ı uğurlarken Cumhuriyet ve Kuruluş Felsefesi | Hukuki Bakış - Medya24 TV Töre - Hüdavendigar Onur Paralel Din Sorun Yaratır MİLLİ MÜCADELENİN 100.YILINDA İSTİKLÂL YOLU VE YİĞİT İNEBOLU PANELİ Avukat Canpolat için tören düzenlendi Kuvvetler ayrılığından kuvvetler birliğine İhanetin mi, onurun mu manevi mirasçılığı? Açı - Mümtaz Soysal ( İngilizce Ninnilerle) TBB TV - Av. Hüseyin ÖZBEK Demografik dinamit Türkiye’nin kucağındadır Arayı bulurken yitirilen adalet Cengiz Aytmatov'un 92. doğum yıl dönümü konuşması TBB TV - Av. Hüseyin ÖZBEK BAKÜ’NÜN KURTULUŞUNUN 101.YILI 100. Yıl Onur Ödülü Milliyet 04 Nisan 2017 Yeni Çağ 12 Nisan 2017 Hüseyin Özbek & Nejat Eslen / Anında Manşet 11 Nisan 2017 / Tele1 Tv Mankurt kimdir? İkinci Sarısülük cinayeti Ekonomisi Bağımsız Olmayan Bir Ülkenin Siyaseti Ve Yargısı Da Bağımsız Olamaz EMEK MÜCADELESİ DEMOKRASİ TARİHİDİR Yök Yasasına Uyum Sağlarsa Ruhban Okulunun Açılmasının Önünde Hiçbir Hukuki Engel Yok VİRÜS UTANÇ ABİDESİ POTAMYA DESİNMİŞ ! TÜRKİYE YARGI ÜZERİNDEN DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR MİT Yasası ve Devlet Eşbaşkanın Parmak İzi Havuzlama ve Etnik Cerrahi! Dördüncü Bozgun Atatürk ve Cumhuriyet'e Kin Kusuyorlar Sahte Delillerle Suç İsnadı Olmaz
Yol Tarifi