BOP HARİTASINA TESLİMİYET Mİ DİRENİŞ Mİ?
Hüseyin Özbek
Seçeneğin ilki, tarihin kara deliğinde sonsuza kadar yok oluş, ikincisi var olmak için ölümüne direniş anlamına geliyor. BOP dayatmasına teslimiyetle ret arasında gelgitlerin yaşandığı tarihi bir süreçten geçiyoruz. Türkiye’nin siyasi haritasını küçültmeye, Türk tapusuna, etnik kurgulu ortaklar yaratmaya yönelik emperyal stratejiden bahsediyoruz.
Irak ve Suriye’de silahlı müdahale ile gerçekleştirilen etnisite ve mezhep parselasyonlu yeni harita için Türkiye’de farklı bir yöntem deneniyor. Bölücü teröre karşı ödünsüz devlet politikasını ilke edinmiş Türkiye, bu kez etnik ayrılıkçılığın devlet eliyle meşrulaştırılması anlamına gelen bir döneme girmiş görünüyor. Kamuoyu, akan kanın durması ve toplumsal barışın sağlanması için İmralı hükümlüsünün Gazi Mecliste konuşmasının zorunlu olduğuna ikna edilmeye çalışılıyor.
Emperyalizmin Fırat’sız, Dicle’siz GAP’ sız Türkiye projesinin silahlı aparatı olan PKK’nın liderinin yapacağı çağrının, terör örgütünün meşrulaştırılmasının çok ötesine geçecek sonuçlar doğuracağı, Türk milletinden özenle saklanıyor.İmralı hükümlüsünün, Kandil’in ve TBMM’deki uzantısının yaptığı açıklamalara bakıldığında Türkiye tapusundan pay, etnik ayrılıkçılığı meşrulaştıracak anayasal değişiklik, Türkiye’yi Türklerin ülkesi olmaktan çıkaracak bir dizi talebin alacaklı tüccar edasıyla sıralandığı görülmektedir.
Türk Milletinin başına örülmekte olan emperyal çorabıanlayabilmek için, bölücü terör örgütünün kök atasıKürdistan Yükselme Cemiyeti’ni bilmek gerekiyor. O halde biraz tarih diyelim. Mütareke İstanbul’unda,İngiliz doğumhanesinde, İngiliz ebenin kucağında dünyaya gözlerini açan Kürdistan TealiCemiyeti ( Kürdistan Yükselme Derneği )Bağlaşık donanmasının boğaza demirlediği 13 Kasım 1918’in üzerinden hafta geçmeden 19 Kasım’da ( resmi kuruluş 30 Aralık 1918 ) faaliyete geçecektir. Mütareke İstanbul’unun, Kürdistan Yükselme Cemiyeti’nin müttefiki diğer iki ihanet örgütünün de ((İngiliz Dostları Cemiyeti ve İslam Yükselme Cemiyeti) aynı doğumhanenin ürünü olduğunu not edelim. Damat Feritlerin, Ali Kemallerin üyesi olduğu Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin, üç ihanet örgütü ile yakın ilişki içinde olduğunu hatırlatalım.
Şemdinan, Bedirhan, Babanzade, Cemilpaşazadegibi aşiret ve ailelerin İstanbul’da yaşayan feodal önderlerinin kurucusu olduğu cemiyet, İngiliz himayesinde Bağımsız Kürdistan peşindedir. Birleşik Krallık ise bölgedeki Kürt aşiretlerini kullanarak Musul petrollerini garantiye almanın hesabını yapmaktadır.Sizin anlayacağınız, Kürt devleti sözü,aşiretleriİngiltere hesabına petrol kuyularının bekçiliğine ikna etmek için uzatılan horoz şekeri olarak gündeme getirilmiştir!
PKK’nın manevi mirasçısı olduğu Kürdistan Yükselme Cemiyeti’nin, Sivas Kongresini basıp, Mustafa Kemal’i ortadan kaldırarak, Ankara’da 23 Nisan 1920’de açılacak olan TBMM’yi doğmadan yok etme girişimi ayrı bir yazının konusudur. Malatya Mutasarrıfı ve cemiyet üyesi Bedirhanzade Halil’in, alınan önlemler sonucu başarıya ulaşmayan suikast planı ile birlikte bu konuyu da bir sonraki yazıya bırakalım.
1921 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla, Milli Mücadele karşıtı, işbirlikçi faaliyetleri nedeniyle kapatılan Kürdistan Yükselme Cemiyetinin manevi mirasçısı olan PKK’nın liderinin Gazi Meclise davet edilmesi kabul edilemez. Türk Milleti, bu daveti, Kurtuluş Savaşının inkarı, ayrılıkçı terör örgütünün ülke bütünlüğüne yönelik suçlarından aklanması olarak görmektedir. Türk Halkının özverisiyle kanıyla canıyla ulaşılan bağımsızlığı, kurulan Cumhuriyeti anlamsız hale getirecek bu akıl tutulmasından bir an önce vazgeçilerek, yeniden devlet aklına, devlet duyarlılığına, devlet ciddiyetine dönülmelidir. Hem de hiç vakit geçirmeden, Giderilmesi olanaksız yıkımlara uğramadan, geri dönüşün imkansız hale geleceği eşik aşılıp, iş işten geçmeden !