NASIL BİR YUMUŞAMA
31 Mart yerel seçimlerinden sonra bir yumuşama lafıdır gidiyor.İktidar partisinin genel başkanıyla ana muhalefet partisi liderinin AKP Genel Merkezindeki görüşmeleri, yumuşamanın somut kanıtı olarak gösteriliyor. CHP genel başkanının, önümüzdeki günlerde MHP Genel başkanıyla görüşecek olması yumuşama sürecinin devam edeceğinin göstergesi olarak yorumlanıyor.
Türkiye’nin yumuşamaya ihtiyacı olduğu, halkın yumuşama istediği tartışmasız bir gerçeklik. Öncelikle tarafların yumuşamadan ne anladıkları, yumuşama sözcüğünü aynı anlamda kullanıp kullanmadıkları sorusunun yanıtlanması gerekiyor. İkinci olarak, AKP’nin yerel seçimlerden zaferle çıkması halinde kimsenin yumuşamadan bahsetmeyeceği konusunda herkes hemfikir.
Herkes yumuşama istediğine göre ortada bir antidemokratik durumun, olağandışılığın olduğu anlaşılıyor. Bu olağandışılık nereden, kimden kaynaklanmaktadır? Onca Anayasa değişikliğine, TBMM’den ve referandumdan geçen reform ve uyum paketlerine rağmen, devam eden olağandışılığın sorumlusu kimdir? Türkiye’nin gelişmesinin, demokratikleşmenin, engeli olarak suçlanıp tasfiye edilen statükonun yerine ikame edilen yeni statüko nasıl bir şeydir?
Türkiye’yi bölgenin saygın, sözü dinlenen devleti yapan, laik, demokratik statüko, kimi ya da kimleri rahatsız etmiştir? Teokratik/despotik Ortadoğu rejimlerinin alternatifi laik Türkiye, kim ya da kimler tarafından, demokratikleşme ve sivilleşme demagojisiyle tasfiye edilmiştir? Dinselleştikçe, Ortadoğu despotizmini model aldıkça, Ortadoğu’da prestiji artacak yerde azalan Türkiye’nin bu hale düşmesinin sorumluları kim ya da kimlerdir?
Sorunun temelinde, 29 Ekim 1923 tarihiyle simgeleşen Yeni Türkiye’nin kuruluş denklemiyle sorunlu anlayış yatmaktadır. Türkiye, 29 Ekim 1923 devlet/rejim mimarisi ile doku uyuşmazlığı içinde olan anlayışın siyasi gücü ele geçirmesi halinde neler yaşanacaksa onları yaşamaktadır. Bu temel çelişki, bu kökten itiraz, demokratikleşme, sivilleşme demagojisiyle maskelenmekte, despotik/teokratik yeni statüko yanlıların, 29 Ekim 1923 rejim denklemine saldırmaları gözden kaçırılmak, perdelenmek istenmektedir!
Gerçekten yumuşama isteniyorsa, despotik-teokratik anlayış ve uygulamadan vazgeçip, demokratik kurumsallığa dönüş gerçekleştirilmelidir. Partili Cumhurbaşkanlığından, postmodern saltanat demek olan reis rejiminden, yasama, yürütme, yargı üzerine düşen tek adam gölgesinden vazgeçilmelidir.
Gerçekten ve içtenlikle yumuşama isteniyorsa, okul öncesinden başlayıp, her derecedeki öğretim kurumlarında uygulanacak yeni (!) müfredatla, Cumhuriyet kuşakları yerine ortaçağ kuşakları yetiştirme ısrar ve inadından vazgeçildiği ilan edilip toplum rahatlatılmalıdır!
Gerçekten yumuşama isteniyorsa, hukuku reise uydurmak, sivil anayasa demagojisiyle reis hukuku ikame etmek yerine, Türk Milleti huzurunda, yürütmenin hukuka uygun davranacağı, çağdaş hukuk devleti kurumsallığına geri dönüleceği sözü verilmelidir.
Yumuşama mesajı verenlere, yumuşamanın demokratik rejime dönülmekle sağlanacağı, reis rejiminde, teokratik/despotik idare altında yumuşamanın olanaksız olduğu, olanca yalınlık ve açıklıkla anlatılmalıdır!