GÜNEYDOĞUDAN ÖYKÜLER

       Hep düşünmüşümdür. Ömer Seyfettin genç bir Osmanlı Zabiti olarak barut fıçısı Balkan dağlarında komitacı peşinde koşmasaydı, 1912-1913 Balkan facialarına tanık olmasaydı aynı öyküleri yazabilir miydi? Ömer Seyfettin, 36 yıla sığan kısa yaşamında emperyalist kışkırtmalı azgın Balkan Şovenizmine; komitacı acımasızlığına birebir tanık oldu. Bir Türk subayı olarak Balkan hezimetinin utancını yaşadı. Milyonlarca Türk’ün yüzyıllar boyunca vatan bildiği  Balkan Coğrafyasından payitahta, Anadolu’ya doğru trajik göçüne, İttihat ve Terakki- Hürriyet ve İtilaf çekişmesine, politikaya bulaşan ordunun çürümesine tanık oldu. Balkan bozgunu sonrası 14 aylık Yunan tutsaklığı da gözlem ve yaşadıklarının ışığında iç muhasebesi yapacağı bir zaman aralığıdır. Osmanlının 20. yüzyıl başlarındaki fikir akımlarının, aydınlardaki şaşkınlığının, aymazlığın da yine içten tanığı durumundadır. Balkan uluslarındaki siyasal dinamizmin ve uyanışın yanında, bizdeki kör taassubun, ümmet zihniyetinin koskoca bir imparatorluğu ne hallere düşürdüğünü gördü. Kısacası Ömer Seyfettin, kanlı Balkan coğrafyasında cenneti, cehennemi, Araf’ı bir arada gördü yaşadı. 

     Uluslar, tarihlerindeki büyük dönüşümlere, kırılmalara, düşüşlere, tanıklık edecek yazarlarını da yine aynı dönemlerde çıkarırlar. Asra bedel  birikim ve gözlemi, kısacık ömrüne sığdıran büyük yazarın en sıradan öykülerinde bile göze çarpan ironi ve hüzün yaşadıkları ile ilgilidir kuşkusuz. Elden kayıp giden, çöküşüne tanık olduğu devletin ve ulusun ardından yakılan ağıttır onun öyküleri. Öyküler, seçkin birer edebiyat ürünü olmalarının yanında, 20. yüzyıl başlarının Balkan coğrafyasının, Mütareke İstanbul’unun, değişik toplum katmanlarının siyah-beyaz fotoğraflarıdır. Yirminci yüzyıl başlarında yaşadıklarımız nasıl Bomba, Beyaz Lale, Kaç Yerinden’i, Hüküm Gecesi’ni Üç İstanbul’u Sodom ve Gomore’yi, Türk’ün Ateşle İmtihanı’, Yaban’ı yarattıysa, yüzyılın sonuna doğru yaşadıklarımız da ‘’GÜNEYDOĞUDAN ÖYKÜLER’’ I.II. III. gibi eserlerin ortaya çıkmasına yol açtı.

     20. yüzyıl başının genç Osmanlı zabiti Ömer Seyfettin ile yüzyıl sonlarının genç Türk subayı Hakan Evrensel arasında ilginç benzerlikler var. Yüzyılın ilk döneminin asker kökenli yazarları nasıl dönemlerinin tanıklığını yaptıysa yüzyılın son dönemlerinde de aynı gelenek Hakan Evrensel’le devam ediyor. Evrensel’in öykülerinde savaşa, ihanete, kahramanlığa, fedakarlığa, erdeme, soysuzluğa ilişkin gözlemler bir askerin yalınlığıyla verilirken sanatçı duyarlılığı ve kalem ustalığı da ilk örnekler için mükemmel denebilecek ölçülerde.

     Yaşadıkları, tanık oldukları ve dinlediklerinden oluşan öykülerde fantezi ve abartı yok.Türk ordusu, Güneydoğuda fiziki düşman PKK ile çarpışmıyor yalnızca. Tıpkı Kurtuluş Savaşında da yalnızca fiziki düşman Yunan ordusuyla savaşmakla kalmadığımız gibi. Güneydoğu’da piyonların arkasındaki bir kısım sözde müttefik Batılı büyük güçlerle de boy ölçüşüyor Mehmetçik. Bilelim ki; Mehmetçiğin alnının akıyla çıktığı mücadelenin mağlubu yalnızca PKK değil. PKK yayın organlarının dışında Mütareke psikozundaki her boydan yazar-bozar ve entel takımın da ‘’KİRLİ SAVAŞ’’ diye nitelediği, ayrılıkçı kalkışma sürecinde yaşananlar,öykülerin arka planını oluşturuyor. Güneydoğudan Öyküler’i okurken arada bir burun direğiniz sızlar, gözleriniz yaşarır, göğüs kafesiniz sıkışır. Öyküleri bitirdiğinizde de kirin, riyanın, ihanetin, alçaklığın ne tarafta; erdemin, özverinin, sonsuz vatan sevgisinin, bu coğrafyaya duyulan aşkın hangi tarafta olduğunu görürsünüz. Kirli savaş söylemini tutturanların yüreklerinden, beyinlerinden taşan, paçalarından dökülen kiri açıkça görür, günümüz Efruzlarından bir kez daha tiksinirsiniz. 

     Bazı öykülerdeki asker evi ve geride kalanların gün be gün daha da artan tedirginliği, size Yunan Tragedyalarındaki olacakları baştan sezdiren felaket söylemi gibi gelecektir. O kadar ki, öykünün bitimini beklemeden sonuna bakmak zorunda kalacaksınız kimi kez. Öyle hissedersiniz ki şehitler mezarlarından çıkmış soylu bir tevazu içinde yanı başımızdadır. ‘’Biz bu vatan için baharımızda toprağa düştük; cephede kazanılanı masa başında vermeyin. Kanımızı helal etmeyiz.’’der gibidirler. Bedenine saplı yedi kurşunla sürekli kan kaybederken telsizden İstiklal Marşını okuyan komutanın öyküsü sizi bir başka türlü saracaktır. 

     Yazar bu tür öykülerde asla kaba bir şovenizm içinde değildir. Savaşın dehşeti içinde yaşananlar uzun zaman belleğinizden çıkmayacaktır. Bu öykülerde ‘’yazarın kaleminden kan damlamaktadır.’’ Öyküleri bitirdiğinizde, kalemden damlayan kanın aslında yazarın yüreğinden geldiğini göreceksiniz. Biraz daha dikkat ederseniz bu kanın gözyaşlarıyla karışmış olduğunu fark edersiniz. Yazarın, kuşağının, silah arkadaşlarının, geride kalanların ve ulusumuzun kanlarını ve gözyaşlarını isteseniz de birbirinden ayıramazsınız.

     Güneydoğudan Öyküler’in üçüncü kitabı ‘’Geride Kalanlar’’ adını taşıyor. Geride kalanların dramı, Sodom ve Gomore’yi anımsatan sefahat ve düşkünlük, Mankurt kafalı, Mankurt kişilikli, soysuzlaşmış, ulusunun, coğrafyasının yabancısı olmuş aydınlarla, cesaretin, fedakarlığın, vatanseverliğin, onurun destanını bir arada Geride Kalanlar’’ da bulmak size çarpıcı gelecektir mutlaka.

     Yaşıtları ilk gençliğin, ilk aşkların uçarlılığını yaşarken, Mehmetler Güneydoğu’da yüzyıl başındaki Mehmetlerin Arap çöllerinde, Kafkasya’da Balkanlarda, Çanakkale’deki serüvenlerinin benzerlerini yaşadılar. Bir ömür boyu yaşanabilecekleri kısa bir zaman kesitine sığdırdılar. Bizi ordu millet yapan, askerimize Mehmetçik dedirten hasletinde içimizdeki Mankurtlara, Efruzlara rağmen hala devam ettiğini gösterdiler. 

     Hakan Evrensel ‘’Güneydoğudan Öyküler’’de onları anlatırken olacakların da tragedya koroları gibi ipuçlarını veriyor bize.     

     Öykülere sinmiş olan Ömer Seyfettin’den, Cengiz Aytmatov’a kadar bize ait bir atmosferi solurken Hakan Evrensel’in deyimiyle ‘’OSMANLININ SON DÖNEMLERİNDE OLDUĞU GİBİ, KENDİSİNE TÜRK DEMEKTEN UTANAN BU ÜLKENİN aydını ile HALK ARASINDA HİÇ BİR ÜLKEDE OLMADIĞI KADAR DERİN BİR UÇURUMUN BULUNDUĞU’’da görüp niçin? Neden? Ne zamana kadar?  Sorularını soracaksınız kendinize……

 

Av. Hüseyin Özbek

Eserler/Kitaplar

Türksüz Atatürksüz Sivil Anayasa Tezgahında İLK DÖRT MADDE ALDATMACASI TÜRKİYE’NİN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ YİTİRMESİNİN ÖLÜMCÜL SONUCU TÜRKİYE CUMHURİYETİ Mİ AÇILIM CUMHURİYETİ Mİ? ŞEYH SAİT VE SEYİT RIZA NE Mİ YAPMIŞTI MÜDAFAAYI HUKUK’TAN HÜRRİYET VE İTİLAF’A YATAY GEÇİŞ CUMHURİYETİN BAROSU MU AÇILIMIN BAROSU MU? VATANSIZ KİMLİKSİZ GAYRI MİLLİ TÜRKİYE’Yİ YÖNETENLERİN TÜRKLÜK TAKINTISI BAROLARIN HUKUK VE DEMOKRASİ SINAVI BARODA DEĞİŞİM Mİ İKİNCİ YÜCEL SAYMAN DÖNEMİ Mİ? TARİHİ TERSTEN OKUMANIN AĞIR FATURASI Emperyalizmin Teopolitik Kuklası KUVVETLER AYRILIĞI MI KUVVETLİNİN AYRICALIĞI MI Yeni Adli Yılda YARGI İLE YÜRÜTMENİN YENİ ANAYASA PASLAŞMASI BÜYÜK TAARRUZ’DAN BÜYÜK ZAFERE ANADOLU’NUN TÜRK MÜHRÜ SÖKÜLÜRKEN MALAZGİRT’İ ANMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ HACI BEKTAŞ VELİ Mİ HACI HANS VELİ Mİ TÜRKİYE’NİN DENİZ STRATEJİSİ VAR MI SEVR’DEN LOZAN’A TÜRK SÜNGÜSÜYLE AÇILAN YOL Kıbrıs Barış Harekatının 50. yıldönümünde DESPİNA VANDİ’NİN VERDİĞİ DERS Emperyal yazılımlı Bir İhanet Yapılanması İSTİKLALİ YOK EDEN ADLİ KAPİTÜLASYON İÇERİDE DEMOGRAFİK İŞGAL DIŞARIDA DEMOGRAFİK BOZGUN TÜRKİYELİ CUMALAR UKRAYNA ZİRVESİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI DEVLET ALZHEİMERİ TÜRKLÜĞE SAVAŞ AÇAN TÜRKİYELİLER TÜRKİYE`DEKİ YUNAN LOBİSİNİN 19 MAYIS ÇIKARTMASI NASIL BİR YUMUŞAMA BÜYÜK SAVUNMA MİTİNGİ 25 NİSAN 1915 VE KADERİN ADAMI ADİL ACAR’DAN SATILMIŞ SARIKAYA’YA ATTİLA OLMAYAN TÜRK AGAMEMNON OLAN YUNAN HAKİMİYETİ MİLLİYE Mİ HAKİMİYETİ KÜLLİYE Mİ ANAYASA’YI CUMHURİYET ÖNCESİNE GÖTÜRMEK REJİM NE ZAMAN DEĞİŞTİ? SIRÇA KÖŞKÜN KIRILAN CAMI 31 MART’IN İNTİKAMI JÖN TÜRKLERDEN JÖN TÜRKİYELİLERE KENT BİLİNCİ Mİ ETNOFEODAL DAYATMAYA TESLİMİYET Mİ TÜRK SERMAYESİNDEN TÜRKİYELİ SERMAYEYE ÇANAKKALE CENTİLMENLER SAVAŞI MIYDI ? MİLLET MALIDIR TÜRK HALKI GAZZELİ GÖÇÜNE Mİ HAZIRLANIYOR ÜÇÜNCÜ ERMENİ DALGASI SINIRLARI ZORLARKEN TÜRK KİMLİĞİNİ TUTSAK ALAN BEDEVİ SOSYOLOJİSİ TARİHÇİLİK BAŞKA MEDDAHLIK BAŞKA ARAÇSALLAŞTIRILAN YARGI SİLAHA DÖNÜŞTÜRÜLEN HUKUK KONSOLOSLUK MAHKEMELERİNDEN SÖMÜRGE YARGISINA FETÖ’YE KİMLER YOL VERDİ DEMOGRAFİK ÇÖPLÜĞE DÖNÜŞTÜRÜLEN ZAVALLI ÜLKEM 101. YILINDA MÜBADELEYE BAKIŞ CUMHURİYET ŞEHİDİ UĞUR MUMCU “ÜÇ TARZI SİYASET”İ YENİDEN HATIRLAMAK ASKER DÜŞMANLIĞININ GENETİK ŞİFRELERİ NOEL KUTLAMASI MI ETNİK AYRILIKÇI MANİFESTO MU ZEYTİNDAĞI’NDAN GÜNÜMÜZE ÇÖLDE DEĞİŞEN BİRŞEY YOK KIZILCA GÜN GÜNEYDOĞUDAN ÖYKÜLER CUMHURİYET ŞEHİDİ NECİP HABLEMİTOĞLU YER EKSİ İKİ İHANETE ÖVGÜ YARIŞI ATTİLA OLMAYAN TÜRK TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE İNTİHAR SALDIRISI İHANET SİMGELERİNİ ANITLAŞTIRMANIN DAYANILMAZ SAKİLLİĞİ BİR BAŞKA AÇIDAN YEREL YÖNETİM STARBUCKS MU ZEMZEM Mİ BİLGE DİPLOMATIN ARDINDAN SİVİL ANAYASA MI EMİRNAME Mİ TÜRKİYE`NİN CUMALARI VAHDETTİN`İN 100.YIL RÖVANŞI KURTULUŞA LANET İŞGALE DAVET SİVİL SOSLU TAKUNYA ANAYASASI DEMOGRAFİK SUİKAST MADIMAK ASLINDA NE İDİ LOZAN’IN 100. YILINDA SEVR ÇAĞIRMA SEANSLARI MİLLİ MÜCADELENİN İSYAN MANİFESTOSU MANKURTLAŞIRSAN YOK OLURSUN KURTULUŞUN İLK ADIMINA SÜRÜLEN LEKE TAŞIYAN MI TAŞINAN MI KAZANÇLI DEPREM ÜZERİNDEN TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ CUMALAR YİNE YANILTMADILAR 31 MART’IN DERİN KÖKLERİ ÇANAKKALE'Yİ DENİZDEN OKUMAK İSTİKLÂL MARŞI 102 YAŞINDA ÜÇ DEVRİM YASASI ÇÜRÜTÜLEN KURUMLARIN YANILTICI ALTERNATİFLERİ ÜZERİNE KARARGAHTA KUŞATILIP KIŞLAYA HAPSOLMAK POSTMODERN DERSİM HAREKATI BOZKURT ÖDÜLÜNDEN BOZKURT ÖDÜNÜNE DEPREM ÜZERİNDEN SURİYELİ PAZARLAMAK BAROLARIN SIĞINMACI SORUMLULUĞU JEOPOLİTİK İLE TEOPOLİTİK ARASINA SIKIŞMAK Mütareke Döneminin İşbirlikçileri Kuruluş Mimarisi CEMEVİ SALDIRISI NOTLARI Bağımsızlık belgesi: Lozan ZAHO ÜZERİNDEN TÜRKİYE `YE KUMPAS DOGA İLE KAVGA EDİLMEZ İŞGAL MECLİSİNDEN KURTULUŞ MECLİSİNE TERMİNOLOJİK ALIŞKANLIKTAN DÜŞÜNSEL TUTSAKLIĞA TÜRKLERİN KADERİNİ DEĞİŞTİREN “KADERİN ADAMI” Yüz yıllık Onur MİLLİ KURTULUŞUN GAZİ MECLİSİ BİR İHANET KRONOLOJİSİ RUSLARIN KILIÇ HAKKI NE ZAMAN İBADETE AÇILACAK TEKALİF-İ MİLLİYE DEVLETTEN PARA ALMAYAN ADALET BAKANI SURİYELİLER NASIL KALICILAŞTIRILIR MANDADAN EVVEL İSTİKLAL Dördüncü Bozgun Utancı Anıtlaştırma KUVVETLER AYRILIĞINA DÖNÜŞ İHTARI GÜLE GÜLE ÇAĞDAŞ NASREDDİN HOCA BENİ BURAYA GÖMÜN OĞLUM ÜŞÜR İKİNCİ SARISÜLÜK CİNAYETİ LOZAN ANTLAŞMASI'NIN 92. YILDÖNÜMÜ PROVASI YAPILAN ŞAHADET ŞAM’DA CUMA NAMAZINDAN ANKARA’DA CENAZE NAMAZINA 9 Haziran’da İnebolu’da olmak 7 HAZİRAN SEÇİMLERİ ÜZERİNE TÜRK SOLUNU SİYASAL KÜRTÇÜLÜĞÜN MARABASI YAPMAK SON UMUDUMUZ ANZAK BEYAZ PERDEDEN SIKILAN TAŞNAK KURŞUNU SÖMÜRGE SOLUNUN TURNUSOL KAĞIDI Ters Orantılı Etnik Denklem BÜYÜK TAARRUZ’DAN BÜYÜK ZAFERE Türk Kalesi Yıkılırken MAĞDURİYET Mİ HUKUK TANIMAZLIK MI ORTA OYUNU ORTADAN KALDIRILIRSA SÖMÜRGE EKONOMİSİNİN SÖMÜRGE HUKUKU FLAMAN`IN KOYUNU SONRA ÇIKAR OYUNU ANAVATAN AHISKA VATAN TÜRKİYE AYDIN DOGAN MEDYADAN ÇEKİLİRKEN ŞEHİT KAYMAKAM KEMAL BEY PREVEZE Mİ İNEBAHTI MI TÜRK KOVULUNCA GERİDE TÜRKİYE KALIR MI ÜÇÜNCÜ TAŞNAK TAARRUZU TAHSİN ÇAVUŞ `UN ÖLDÜĞÜ GÜN KEREM`İN DÜDÜĞÜ AMA ÖLMEMİŞ DEĞİL Mİ BABA SEN ÇÜRÜMENİN RESMİNİ YAPABİLİR MİSİN ABİDİN? Kürdistan bayrağını göndere ve sineye çekenler –çektirenler – üzerine fütürist bir deneme İMAJ BOZULMASI YA DA “EROL TAŞ” LAŞTIRMA HÜSEYİN MASKELİ YEZİTLİK Ya da ALMAN ALEVİLİĞİ İHTİHAR BELGESİNİ YIRTAN MECLİSTEN ARDINDA İNTİHAR MEKTUBU BIRAKAN MECLİSE SENİN VATANIN NERESİ ? KIRIKÇI İSMAİL AĞA ÜÇÜNCÜ BALKAN BOZGUNU DAYATMASINA HAYIR MANİCİ BAŞI LOZAN ANTLAŞMASI `NIN 93. YILDÖNÜMÜ GÜL DESTİ GÜLÜM DESTİ ODUNUN KURUSU SUYUN DURUSU İSTANBUL BAROSU LAİKLİK PANELİ TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI KERKÜK BARZANİ’YE HOYRATLAR BİZE Mİ? CHP ’NİN YERİNE TAKLİDİ Mİ KONDU? MEZHEP MAKYAJLI ETNİK STRATEJİ UYUM MUCİZESİ Din Makyajlı Etnik Strateji AYRIŞMA DİNAMİĞİ NASIL İMAL EDİLİR SECCADEYİ İSLAMIN KABE’ SİNDEN KAPİTALİZMİN KABE’SİNE ÇEVİRMEK TÜRK ULUSUNU YENİDEN ERGENEKON’A KAPATMAK Postmodern Açılımın Turfanda Meyvesi MEHMET’İ HANGİ KURŞUN ÖLDÜRDÜ  TÜRKİYE’NİN SERMAYESİNDEN SERMAYENİN TÜRKİYE’SİNE İngilizce Ninnilerle (Uyutayım seni, büyüteyim seni, eğiteyim seni...) 90. Yılında Lozan İngilizce Ninnilerle
Yol Tarifi