BİLGE DİPLOMATIN ARDINDAN
Osmanlının son dönem diplomatları, Hasta Adamın dış temsilcileri olarak aşağılanmanın ezikliğini hep yaşadılar. Çünkü onlar, enerji zengini coğrafyası yakın gelecekte emperyalistlerce taksim edilecek bir ülkenin yukarıdan bakılan temsilcileriydiler! 1878 Berlin Kongresinde, Osmanlının siyasi coğrafyası emperyal kodamanlarca kesilip biçilirken, Şansölye Bismark’ın Osmanlı diplomatlarını sık sık azarlayıp, neredeyse hiç söz vermeyişi üzerinde düşünülmelidir.
19.yüzyıl Osmanlısının itilip kakılan hariciyesinin acınası durumundan dersler çıkaran Cumhuriyet, dışişleri kadrolarını özenle seçecek ve çok iyi yetiştirecektir. Cumhuriyetin diplomatlarının arkasında Ayastefanos/Berlin (1878) ve Sevr (1920) utancı değil, Mudanya (1922) ve Lozan ( 1923 ) övüncü vardır.
Cumhuriyet diplomasisi denilince, akla ilk gelen isimlerinden, 20 Kasım 2023 günü kaybettiğimiz Bilal Şimşir’e sözü getirmenin zamanıdır. Bilal Şimşir, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezuniyetinin ardından (1957) aynı fakültede Diplomasi Tarihi Kürsüsü asistanı olarak akademik hayata adım atar. Dönemin siyasi iktidarının üniversitelere yönelik tasfiye operasyonuyla birlikte Bilal Şimşir de 3 yıllık akademik yaşamını sonlandırır.
1960 yılında Dışişleri Bakanlığına geçen Şimşir, milli duyarlılığı, vatan sevgisi, Cumhuriyet değerlerine bağlılığı, yaşam felsefesi yapmış soylu bir insandı. Saydığımız özellikler akademik birikim ile yan yana geldiğinde ortaya örnek alınması gereken bir diplomat profili çıkmaktadır.
Bilal Şimşir ile süreç içinde dostluğa dönüşen tanışıklığımız, İstanbul Barosu yönetiminde bulunduğum dönemde, Lozan Paneli davetimi kabul etmesiyle başladı. Yoğun diplomatik mesaisi arasında her biri diplomasi, genel ve siyasi tarih dersi olan, bilimselliği tartışmasız bunca kitabı nasıl yazabildiğine hep şaşırmışımdır.
2015 yılında, Suriye sınırında Rus uçağının düşürüldüğü günlerdi. Zafer paylaşılamıyor, ülkeyi yönetenler; “uçağı düşürme emrini sen verdin, yok ben verdim” diye birbirlerine dirsek atıyorlardı. Rusya dişini gösterince de çevir kazı yanmasın hesabı, bitli yorganı kimse üzerine almayıp, işi FETÖ’e yıkıvermişlerdi!
Ortalığın toz dumandan görülmediği o günlerde Bilar Şimşir’i arayıp, Türk Dışişlerinin dünü-bugünü konusunda bir konferans vermesi için İstanbul Barosu’na davet ettim.Özür dileyerek yoğun kitap çalışmaları nedeniyle Ankara dışına çıkamadığını söyledi. O zaman konuya ilişkin yapacağı değerlendirmeyi önemsediğimizi belirtince aşağıdaki cevabı almıştım:
“ Ben, 1960 yılında Dışişleri Bakanlığına girdim. Zamanın meslek büyükleri, benim gibi yeni başlayanlara, eski Dışişleri bakanlarından Numan Menemencioğlu’na atfen, Atatürk’ün Türk Dışişlerine üç maddelik talimatından bahsederler ve bu talimat sizin meslek ilkeniz olsun, sakın unutmayın derlerdi. Görev süremde meslek düsturu edindiğim, harfiyen uymağa gayret ettiğim Atatürk’ün üç maddelik talimatını size aktarmak istiyorum:
- Büyük devletlerin arkasından gitmeyin ( Kuyrukçu/piyon olmayın )
- Rusya ile bozuşmayın ( İyi komşuluk ilişkilerini sürdürün )
- Araplarla aranıza mesafe koyun (İç işlerine, bitmez tükenmez kavgalarına karışmayın)
Arap çöllerinin uçsuz bucaksız kum yığınlarını altın tozu sanan Yeni Osmanlıcı tayfa için Atatürk’ün sözleri hiçbir anlam ifade etmeyebilir. Nesneleri doğru biçimde algılayamayan şizofrenik bakış, etrafında gördüklerine gerçek dünyada var olmayan, hayali anlamlar yüklese de yaşamın nesnelliği ve yalın gerçekliği devam eder.
Atatürk’ün diplomatı, soylu insan Bilal Şimşir, 90 yaşında aramızdan ayrıldı. O,her canlı gibi vadesini tamamladı ama eserleriyle sonsuza kadar bizlere diplomasi ve tarih dersi vermeye devam edecek.