İKİNCİ SARISÜLÜK CİNAYETİ
Etem Sarısülük Gezi eylemleri sürecinde polis kurşunuyla yaşamını yitirdi. Sanık polisin yargılanması halen sürüyor. Bu süreçte kamuoyu Etem’le ilgili haberlerden Sarısülüklerin aile hikayesini de öğrenmiş oldu: Devrimci Öğretmen mücadelesinden gelen, düzenin acımasız çarkı toplum dışına savurunca, sisteme sırtını dönüp inzivaya çekilen baba, evlatlarına kol kanat geren tipik Anadolu kadını anne, sırt sırta verip yaşamın zorluklarına direnen kardeşler.
Sarısülük cinayeti, sisteme karşı direnişin ölçüsüz polis şiddeti sonucu ölümle sonlandırılmasının travmatik sembolü olarak uzun yıllar unutulmayacak bir örnek teşkil etmektedir. Bundan sonraki süreçte de bir masumiyet ve mağduriyet simgesi olarak hep hatırlanacaktır.
Etem Sarısülük’ün Orta Anadolu’dan, Çorum’dan Alevi Türkmen kökenli, protest gelenekten solcu kimliği, mağduriyet ve masumiyet katsayısının olağanüstü artmasına yol açmaktadır. Bireysel aile trajedisinin politik ve mezhepsel kişilik üzerinden kolektifleşmesine, süreç içinde derinleşip genişleyecek bir nitelik kazanmasına neden olmaktadır.
Bu girişten sonra sözü Etem Sarısülük’ün ağabeyi Mustafa Sarısülük’ün Ankara 2. Bölge 1. Sıradan HDP milletvekili adayı gösterilmesine getirmenin zamanıdır. Halkların Demokratik Partisi’nin politikasını belirleyen üst irade, partinin siyasal Kürtçü, etnikçi hüviyetinin sol ve mezhep makyajıyla olabildiğince perdelenmesini istemektedir.
Etem Sarısülük, Alevi inanç ve kültür kodlarının günümüze uyarlanmasında Kerbela kültünün mağdur ve mazlum tarafını, canına kast edenler ise zalim tarafın sembolüne dönüştürülebilecek travmatik özellikler içermektedir. Postmodern Kerbela’nın Hüseyin’i olarak algılanabilecek bir mazlumiyet simgesini etnik bölücülüğün malzemesi yapma girişimi sanılandan, görülenden öte bir hesabın ürünüdür.
Etnik ayrılıkçı hareketin nihai amacı Türkiye’den ve komşu ülkelerden koparılacak topraklar üzerinde emperyalizmin vesayeti altında Bağımsız, Birleşik Kürdistan’dır. KCK sözleşmesi ve PKK’nın geçmişten günümüze siyasal pratiği bu amacın asla değişmediğini göstermektedir. Bolca kullanılan sol soslu barış ve demokrasi söylemlerinin ülkenin batısına ve sol tribüne yönelik taktiksel bir kandırmaca, etnik hüviyeti perdelemeye yönelik sis bombası olduğu görülmelidir.
Mustafa Sarısülük’ün, Alevi inanç ve kültüründen gelen yurttaşlarımıza yönelik bir mühre olarak HDP vitrinine konulduğu anlaşılmaktadır. Uçar avcısı ava çıkarken yanına aldığı kafese canına kıyacak olduklarının hemcinsini alır. Av mahalline geldiğinde kafesteki ayağı bağlı mühreyi dışarı salar. Mühre ötmeye başlayınca yerde gökteki uçarlar kafese doğru süzülmeye başlar. Avcıya gizlendiği siperden tetiği çekmekten başka bir şey kalmaz. Siyasal Kürtçülük vitrinin mührelerinin yüksek perdeden dillendirdikleri emek ve demokrasi söylemleri bu yalın gerçeği örtmeye yetmemektedir. Çünkü kapatıldığı kafesten ne zaman çıkarılacağına, nerede av yapılacağına, ne zaman öteceğine, ne zaman susacağına kafesin sahibi karar verecektir!
Türkiye’nin 1000 yıllık Alevi inanç ve kültürünü siyasal Kürtçülüğün gayya kuyusunda yok etmek, 100 yıllık sol birikimini etnik bölücülük lokomotifine son kompartıman olarak eklemek hesabının arka planı iyi görülmelidir. Fıratsız, Diclesiz, GAP’sız Türkiye tasarımının sol kotadan ya da mezhep kotasından mühreliği rolü verilenlerin bir kez daha düşünmesi gerekmektedir.
Dünyada ilk kez emperyalizmin yenilebileceğini, emperyalizme rağmen bağımsız bir devlet kurulabileceğini kanıtlamış, mazlumlara direniş modeli olmuş onurlu bir geçmişe sırt çevirmenin ömür boyu sürecek utancından kurtulmanın tek yolu var.
Mazlum figanıyla zalim çığırtkanlığından tez elden vazgeçip kapatıldığı mühre kafesini parçalayarak mazlumlardan yana kanat çırpmak…