Arayı bulurken yitirilen adalet

www.cumhuriyet.com.tr / Yayınlanma Tarihi: 31 Mart 2019 Pazar

İş yükü, uzayan davalar, kadro eksikliği ve diğer mazeretler, hukukun ve yargının kamusal alan dışına çıkarılmasını hiçbir şekilde mazur gösteremez.

Mülkün temelinin adalet olduğunu devlet fel­sefesi yapmış bir ge­lenekten geliyoruz. ‘Mahke­me kadıya mülk değildir’ sözü de aynı gelenek ve algının so­nucudur. Sürekli olanın yar­gı ve hukuk, dönemsel ola­nın yargıç olduğunu anlatmak için kullanılır. Devlete güven­le yargıya ve hukuka güven bileşik kaplar gibidir. Hukuk ve yargıya güvensizlik gerçek­te devlete güvensizlik anlamı­na gelmektedir.

Türk halkı dava konusu yap­tığı hukuki ihtilafın devle­tin yargıcı tarafından mahke­mece çözümlenmesini ister. Her dereceden yargı organları­nın kamusal güvencesi altında adil sonuç bekler. Yargı önüne ‘hak’ aramak için gidilir, mah­kemeden adil yargılama sonu­cu ortaya çıkacak ‘hakkın tes­lim edilmesi’ istenir. Bu ne­denle, mülke olan güvenin sarsılmadan sürdürülebilmesi için yargılama faaliyetinin ka­musallığını ve tarafsızlığını yi­tirmemesi, zayıfı kollayan ka­musal güven alanının dışına çıkarılmaması zorunludur.

 

Bahane olamaz

İş yükü, uzayan davalar, kadro eksikliği ve diğer ma­zeretler, hukukun ve yargı­nın kamusal alan dışına çıka­rılmasını hiçbir şekilde mazur gösteremez. Zayıfın ve haklı­nın arkasında hissetmek iste­diği devletin yargı alanını bo­şaltmasının, halkın gönül def­terinden silinmesine neden olacağı bilinmelidir.

Yargısal terminolojide; ‘hak, yükümlülük, borç, hukuk ve adalet’ gibi hukuk kavramla­rının yerini; ‘ihtiyaç, menfa­at, risk, taviz, kazanım’ gibi ti­cari kavramların almış olması, yapılmak istenenleri fazlasıyla açıklamaktadır. Gerçek amaç ile anlatılanlar birbirinden ol­dukça farklıdır. Çok övülen ve yargısal mucize olarak takdim edilen uygulamanın kısa vade­li sonuçları, ortada ekonomik liberalizmin hukuk ve yargısal yansımasından başka bir şey olmadığını göstermektedir.

Liberal kapitalizmin piya­sa ekonomisini, her derde der­man postmodern Lokman He­kim reçetesi olarak kutsayan­lar, kamusal yargıya da aynı tasfiyeci mantıkla yaklaşmak­tadırlar. Uzayan yargı, geci­ken adaletin sorumlusu olarak devleti gösterenler, yargının özelleştirilmesini mutluluk re­çetesi olarak sunmaktadırlar.

Yoğun bir kampanyanın ar­dından yakın geçmişte uygu­lamaya sokulan, ‘6325 sayı­lı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na bi­raz daha yakından bakalım. Tarafların arabulucu gözeti­mindeki ilk buluşmasında, ka­musal yargıda yıllarca süre­cek ihtilafın çözüleceğini vaze­derken, her ay bordrosuna im­za attığı devleti kötüleyen yar­gı bürokratlarının söyledikle­rinin gerçekliğini tarafsız bir gözle inceleyelim.

İş uyuşmazlıklarında başla­yıp, ticari uyuşmazlıklarla de­vam eden, aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların dahil edilmesiyle genişleme­si öngörülen arabuluculuk, ilk kez gündeme getirilirken ih­tiyari olacağı söylenmişti. Ya­ni her iki tarafın istemesi du­rumunda mahkeme öncesi bir ara istasyon olacağı açıklan­mıştı. Kısa zamanda hem kap­samının genişletilmesi, hem de isteğe bağlı olmaktan çıka­rılarak dava şartı zorunlu ara­buluculuk haline getirilmesi­nin nedenleri üzerinde iyi dü­şünülmelidir.

 

Rakamların dediği!

Arabuluculuk uygulaması­nın olağanüstü başarısının en çok iş uyuşmazlıklarında gö­rülmesi, kapsam genişletilme­sine bu başarının dayanak ya­pılmak istenmesi nasıl değer­lendirilmelidir. Arabuluculu­ğun zorunlu dava şartına dö­nüştürülmesinden önce 2017 yılında 210 bin iş davası açıl­mış iken, 2018 yılında 92 bin­de kalması arabuluculuk yan­lıları açısından ikna edici bir oran olarak ileri sürülmekte­dir. Yine arabuluculuk aşama­sında çözümlendiği için yargı­ya intikal etmeyen 238 bin iş uyuşmazlığının, iş mahkeme­lerini ciddi ölçüde rahatlatma­sı sistemin başarısı olarak gös­terilmektedir.

 

Ve sorulması gereken

Kamusal yargının hantallığı, kamusal adaletin tarafları tat­minden (!) uzak olması, arabu­luculuğun kısa sürede sonuç vermesinin avantajları, dema­gojik yorumlu istatistiklerle güçlendirilmeye çalışılmakta­dır. Arabulucuya giden işçi iş­veren uyuşmazlıklarında so­rulması gereken anlaşıp-anla­şamama oranı değildir. Arabu­lucu masasından hangi tara­fın kazançlı kalktığıdır! Sorul­ması gereken, işçinin kamusal yargılama sonucu alabileceği­nin yüzde kaçını alabildiği hu­susudur. Sorulması gereken, ilk derece ve Yargıtay aşama­sında işçi yanlısı uygulama ve içtihatlardan yakınan işveren­lerin, arabuluculuk kurumuna yönelik olağandışı övgülerinin nedenidir.

Sorulması gereken, hangi ta­rafın arabulucu masasından kazançla kalkarken, hangi ta­rafın masanın sürekli kay­bedeni olduğudur. Sorulması gereken,yurttaşların kamusal yargı önünde çözülmesini iste­diği hukuki ihtilafların, ülkeyi yönetenlerce bir an önce kur­tulmak istenen ağır bagaj ola­rak görülüp görülmediğidir.

Sorulması gereken, kamu­sal yargı ve kamusal hukukun yerini piyasa hukuku alırken, kamu kurumsallığının ve ça­lışma barışının nasıl sağlana­bileceğidir.

 

AV. HÜSEYİN ÖZBEK/ Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı

Basında Biz

Türkiye Büyük Bir Yıkımın Eşiğinden Döndü! TÜRKİYE`DE TÜRK KÜLTÜRÜNE PERVASIZ SALDIRI Lozan yergileri, Sevr güzellemeleri üzerinde düşünülmelidir Özbek: "Annan Planı ile Kıbrıs Türklüğü yok edilecekti" Özbek, şehit Asteğmen Kubilay`ı anlattı Fetihten felakete Küçük Asya macerası Özbek: 'Sevr Antlaşmasıyla Türkler ölüme mahkum edildi' Müdafaa-i Hukuk’tan Cumhuriyet Halk Partisi’ne - Av. Hüseyin ÖZBEK Av. Hüseyin ÖZBEK - Yunanistan`ın Kültürel Karasuları Yunanistan`ın Kültürel karasuları kaç mil? Lozan ve Montrö, Türkiye`nin savunma kalkanıdır Millî Mücadele`yi anlatan kaynak eser Batı, `Türksüz Anadolu Projesi`ni gerçekleştirmek istiyor Hüseyin Özbek `Dördüncü Bozgun`u yazdı Suriyeliler nasıl kalıcılaştırılır? Felaketi beklerken... Sokağa çıkamaz hale geleceğiz... Cemaat vakıfları seçimleri Yeşil iktidarın turuncu seçeneği Türkün Kutlu Günü Kurtuluşa Giden Yol Zafer ve Boğazlarımız Batı, `Türksüz Anadolu Projesi`ni gerçekleştirmek istiyor Hüseyin Özbek `Dördüncü Bozgun`u yazdı Hilafetin kaldırılmasının 96. yılında... Türkiye'nin çağdaşlaşmasındaki 3 devrim yasasının hikayesi Bozkurt notları İade-i felaket DOĞA İLE KAVGA EDİLMEZ ESİR ŞEHRİN HALÂSKÂRI Cumhuriyet için kuvvetler ayrılığı İktidar Güdümlü Savunma "İstiklal Madalyası" Panosu Cumhuriyet'te Türkiye Barolar Birliği üzerine Pontus Hayali ve İnebolu Onur gününe sürülen leke Mehmet’in Zaferine İşgalciyi Ortak Etmek Yunanistan tarihsel gerçekleri çarpıtıyor AVRUPA'DAN DIŞARI TÜRKİYE'DEN İÇERİ Cumhuriyet, stratejik tercihtir Mezarı Beklenen Oğul 'Türk diplomatları için tehlike var' TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ “ MİLLİ MÜCADELENİN 100.YILINDA İLK GÜNKÜ HEYECANLA” TBB, SAMSUN’DAN BAŞLATTIĞI MİLLİ MÜCADELE’NİN 100. YILINI ANKARA İLE NOKTALADI MİLLİ MÜCADELENİN 100.YILI KASTAMONU VE İSTİKLAL YOLU PANELİ Mustafa AFACAN- 'Manadan Evvel İstiklal' İHANETTEN ÖVÜNÇ PAYI ÇIKARMAK AYRIŞMA DİNAMİĞİ İNŞASI ÜLKENİN DİBİNİ ÇIKARMAK Mümtaz Soysal’ı uğurlarken Cumhuriyet ve Kuruluş Felsefesi | Hukuki Bakış - Medya24 TV Töre - Hüdavendigar Onur Paralel Din Sorun Yaratır MİLLİ MÜCADELENİN 100.YILINDA İSTİKLÂL YOLU VE YİĞİT İNEBOLU PANELİ Avukat Canpolat için tören düzenlendi Kuvvetler ayrılığından kuvvetler birliğine İhanetin mi, onurun mu manevi mirasçılığı? Açı - Mümtaz Soysal ( İngilizce Ninnilerle) TBB TV - Av. Hüseyin ÖZBEK Demografik dinamit Türkiye’nin kucağındadır Arayı bulurken yitirilen adalet Cengiz Aytmatov'un 92. doğum yıl dönümü konuşması TBB TV - Av. Hüseyin ÖZBEK BAKÜ’NÜN KURTULUŞUNUN 101.YILI 100. Yıl Onur Ödülü Milliyet 04 Nisan 2017 Yeni Çağ 12 Nisan 2017 Hüseyin Özbek & Nejat Eslen / Anında Manşet 11 Nisan 2017 / Tele1 Tv Mankurt kimdir? İkinci Sarısülük cinayeti Ekonomisi Bağımsız Olmayan Bir Ülkenin Siyaseti Ve Yargısı Da Bağımsız Olamaz EMEK MÜCADELESİ DEMOKRASİ TARİHİDİR Yök Yasasına Uyum Sağlarsa Ruhban Okulunun Açılmasının Önünde Hiçbir Hukuki Engel Yok VİRÜS UTANÇ ABİDESİ POTAMYA DESİNMİŞ ! TÜRKİYE YARGI ÜZERİNDEN DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR MİT Yasası ve Devlet Eşbaşkanın Parmak İzi Havuzlama ve Etnik Cerrahi! Dördüncü Bozgun Atatürk ve Cumhuriyet'e Kin Kusuyorlar Sahte Delillerle Suç İsnadı Olmaz
Yol Tarifi